Genç ve yeni mezun bir ziraat mühendisi olarak Alsancak’ta küçük bir ofiste ilk işe başladığım yer TE-TA ve ilk patronum Ömer Hocam. Akademik geçmişini biliyordum fakat çok okuduğunu bilmiyordum. Ofiste sürekli tarım dergileri okur, kağıtlara notlar alırdı. Öğrendiklerini öğretme arzusu ve bir ağabey şefkati ile bana da çok şeyler öğretti. Bilgiyi paylaşma ve yayma mücadelesini her zaman sürdürdü ve Türk üreticisini her zaman savundu. O zaman fark ettim ki bu küçücük ofiste büyük bir yüreği olan bir öğretmenim bir ağabeyim vardı. Uzun yol seyahatlerinde anlattığı gerçek hikayeler her zaman dürüstlük ve doğru olanı yapma ile ilgiliydi. Ayrıca seyahatler sırasında yaptığı habersiz sınavlar (hayvan besleme, tarım, sağım ile ilgili konulara) çok öğretici aynı zamanda çok da zorlayıcı olabiliyordu. Üreticiler ile buluşmalar veya çiftlik ziyaretleri çok bilgilendirici, aydınlatıcı ve tabi ki eğitici oluyordu. Her seviyeden çalışana hiç ayrım göstermeksizin bilgisini paylaşıyor bir şeyler öğretmeye, kazandırmaya çalışıyordu. Büyük bir işletme veya 10 hayvanı olan bir çiftçi bile olsa aynı ilgiyi gösteriyor aynı zamanı ayırıyordu. Kim olursa olsun bir soru sorulursa cevabı uzun uzun anlatıyordu. Benim için büyük bir şans, üreticiler için büyük bir yol gösterici ve akıl hocasıydı. Sadece bilgisiyle saygı kazanmış, dürüstlüğü ile de herkesin gönlünde iyi bir yer edinmiş değerli bir insandı. Her zaman gösterdiği babacan tavrıyla benim gönlümde ayrı bir yer vardır. Sohbet etmeyi, seyahat etmeyi, yemek yemeği keyifli bir hale getiren bir değerdi Ömer Hocam. İyi ki tanıma ve birlikte zaman geçirme şansını bulmuşum. Nurlar içinde uyusun.