Yeşim Akıncı

KOCA ÇINAR İnsanları doğum gününde hatırlamayız. Doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Ama nasıl öldüklerini hatırlarız. Bir insanı önemli ve değerli kılan,aslında nasıl doğduğu değil nasıl öldüğüdür. Aralık soğugunda bir çocuk doğdu 1945’te Yine bir Kasım soğunda bir ADAM öldü 2021’de Sadece o çocuk öldü. O ADAM ise geride muhteşem bir aile, muhteşem bir eser ve değerli bir İSİM bıraktı. Insanların önemli olmak için çalıştığı bu dünyada, O değerli olmayı başardı. Kartvizitlerin ve sıfatların önemsiz olduğunu gösterdi. O, bizlerden ayrılmadan 1 gün önce Ulu Önderimiz Mustafa Kemal’i andığımız 10 Kasımlarda “Mustafa Kemal’i anmaktan ziyade ANLAYAN ve bizlere anlatmaktan vazgeçmeyen” gerçek bir Devrimciydi. Simdi resimlerine bakıyorum. O davudi sesi kulaklarımda.. O ‘nun bize anlattıklarını, bitmeyen bilgi dağarcığını ve hep doğru çıkan öngörülerini….hayatlarımıza dokunan varlığın ,kocaman elleriyle bizi kucaklamasını görüyorum. Onu anlamış olmaktanO nun kocaman kalbinde yer edinmiş olmaktan gurur duyuyorum. Doğduğu değil nasıl yaşadığı ve neler yaptığı ve bizlere, çok sevdiği vatanına, Türk Tarımı ve topraklarımıza neler bıraktığı daha anlamlı geliyor simdi bana. O gerçek bir Vatanseverdi. Onu anlatmak o kadar zor ki.? Bilime, teknolojiye verdiği önem. Toprağa duyduğu sevgisi, saygısı.. TETA Teknik Tarımı kuruşu ve onu çocuğu gibi büyütüp Türk Tarımının 1 numarası yapması. Hangini anlatmalıyım… nereden başlamalıyım diye düşünürken birden yıllar önce O’nun yanında çalışırken Teta ailemizin ofisindeki o güzel günlerimde yazdığım bir yazı geldi aklıma. O’nu anlatan.. O’nu tanımayanların bile bir an orada bizlerle olduğunu hissedecekleri yazımı paylaşmak istiyorum sizlerle… En doğal, mütevazı haliyle bir gününü göreceksiniz… BİLGİ ÇINARI Şu an kendimi kelimeler arasında savaşan güreşçi gibi hissediyorum. Kelimeler ki, O insanı anlatmak için yetersiz kalıyor. Sizlere Onun ismini yazımın en sonunda dile getireceğim.. BİLGİ, DENEYIM, TEKNOLOJI der; TETA TEKNIK TARIM. Sloganımız budur. İsterseniz ilk bilgiyle açalım çınarın dallarını… Gün hummalı bir çalışmayla başlar Teta’da. Işimiz yoğun, bizi bekleyen sorumluluklarımız vardır. Müşterilerimizin siparişleri en kısa sürede hazırlanıp gönderilmelidir. Teta-takım güne bu yoğunlukla başlarken birden bir ses duyarım. Yüzünü görmem ama sesi duyarım. Çay ister benden o ses. Keyifli derim içimden, kahve isterse düşünceli demektir çünkü, koşarım hemen sıcak bir gülümsemeyle masasındaki suyu içerken “Günaydın kızım” der. Çayını içmeye giderken ofisimizde salon dediğim yerden geçer günaydınlaşarak. Biranda herşeyi görür ve ilk çay içimiyle gün baslar artık. Bilgi vermeye o an başlar. Gün icinde yapılacakları, bir önceki günün planlarını unutmamış olarak denetler. Muhteşem bir otokontrol sistemine sahiptir. Sonra imalattaki arkadaşların yanına gider, eksikleri hemen görür ama önce dinler sonra “böyle olmalıdır”, görevlendirir. Teknik servisteki arkadaşlarla konuşur. Nereye gideceklerini, neleri nasıl yapmaları gerektiğini bir kez daha teyit ettirir. Ben bu arada devamlı çay taşırım ona. Birden kaybolur ortadan, gazetesini okumaktadır. Bu kısa molada Türkiye’den ve Dünyadan haberleri yeni gelişmeleri incelemektedir. Misafirlerimiz gelir çokça. Hemen ikramımızı yaparız. Çayıni kahvesini yudumlarken misafirlerimiz ,O önce dinlemiştir konuyu öğrenmiştir bile. Ve bilgi akmaya baslar. Bir an bir kelime yakalarsınız söylediklerinden toprak ,tarım ya da hayvan sağlığıyla ilgili. Bilgi hazineleri dolu olarak memnun ayrılır konuklarımız. Yeni bir misafir beklemektedir. O hic yorulmaz,hemen bekletmeden kabul eder misafiri. Gün ilerlemiştir. Yemek servisi baslarken ben hep 2-3 tabak fazla koyarim masaya. Bilirim ki misafirini yemek yemeden bırakmaz. Birden mutfağımızda gözükür. Durur bakar boş yer arar. Personel kalkmak ister ya da yemek sirasını vermek “Hayir”d er ve boş bir yere oturup “önce çocuklara ver” diye bekler. Bu arada hal hatır sorar. Yemeklerle ilgili besinleri vitaminleri proteini ve zararlı olanları anlatır. Kola, ketçap, mayonez vb. türü zararlı içecek ve yiyecekleri yedirmez bizlere. Çok ilginç bir şey de etli bir yemeğin etinin hayvanın hangi kısmından olduğunu, doğru pişirilip pisirilmediğini anlatır. Şaşırır kalırsınız. Yemeği bitince kahvesi hazırdır. Personelin arasında kahvesini yudumlarken küçük anektodlar, kucuk hikayeler anlatır. Ben o anlarda ayrılıp gitmek istemem mutfağa. Öyle guzel öyle öğreticidir ki anlattıkları… Ama mecburumdur mutfağa gitmeğe çünkü benim bir görevim var. Sayin genel koordinatörümüz Sumer Hanımın dediği gibi “yaşamalarını” sağlamalıyım. Bazen kahvesini içerken çağrılır içeriden, yeni misafirleri gelmiştir. Ben servisimi toplarken birden gelir çay ister, ben çayını koyarken sağlığımı, çocuklarımı sorar. Gün ilerlemektedir. Birden bakarım o yine makineleri eline almış bir şeyler anlatmaktadır teknik ekibe, her ne kadar üniversite mezunu ve işinin ustası olsalar da çalışanlarımız birden durup dinlerler çünkü O müthiş tecrübesiyle bir anda makinadaki aksaklığı çizmiş veya çizimdeki bir hatayı görmüştür. Üretimde çalışan arkadaşlarımızla birlikte hemen imalata geçer…. O imalat yolundan dönerken karşılarım onu elimdeki çayla “Eyvallah kızım” der, bir cay içimi soluklanmayı hak etmiştir. Ama yine çağrılır. Koşar yeniden. Az sonra sesini duyarım; “Kızım bakıver” bu demektir ki, yeni misafir gelmiş. “Ne içerler sor” demektir. İşte günün son molası verilir “Cay saatimiz”, oysa o durmamıştır. Odasına gelmiş. Tablet bilgisayarında yeni yayınları izlemektedir. Çünkü bilir ki teknoloji demek ilerleme demektir. Teta’nın son slogan kelimesi Teknoloji’dir. Yani hep ilerlemedir. Ben ofis içerisinde servis yaparken birden onu ya satış müdürümüzün ya da teknik müdürümüzün odasında görürüm. Teta’nın her yerindedir. Kah imalatta.. kâh ofiste. Birden yine sesini duyarım. “Melike bunlar hazır gönder hemen” Kendisinden bilgi almak isteyen kişilerin yazdığı maillerin cevaplarını hazırlamıştır. Ne zaman yazmıştır, ne ara okumuştur hiç çözemedim. Yine seslenirken bana bu sefer hissederim kahve isteğini “Kahve geliyor “derim. Kahveyi içerken sorar, “Marul, erik, meyve getireceklerdi çiftlikten, geldi mi? dağıttın mı çocuklara?” “Dağıttım” derim. Bir baba duyarlılığında bizlere meyve sebze getirtmiş ve herkesin yediğinden emin olmak istemiştir. Gün bitmeye mesaimizin sonuna gelmişizdir. Son hazırlıklar yapılmış ve çıkış zilimiz çalarken sorarim “Çıkıyoruz bir isteğiniz var mi?”, “Yok kızım, iyi aksamlar” der. Bizler evlerimize giderken onu yine dergileriyle başbaşa bırakmışızdır. Düşünürüm o anda “Biz bu kadar yorulduk O hiç yorulmaz mi?” diye .Yok derim sonra kendime “O yorulmaz yoksa TETA 23 yıldır nasıl böyle dimdik, sektörün zirvesinde kalabilirdi” diye. O Teta’nın sembolü ağaç gibi hiç yorulmaz. Işıkları kapatırken ofiste dönüp bakarım odasına ışığı yanmaktadır. Ve servislerimiz bir bir ayrılırken yorucu bir günün sonunda Teta ailesi evlerine giderken O kocaman ulu çınar ağacı gibi, yazın kavurucu sıcağında, kışın soğuğunda bizi dallarıyla korumuş, gövdesiyle bize güvenli bir yuva olmus, kökleriyle bizi, kendimizi güvende hissetmemizi sağlamış ve görevini yapmış bir baba sıcaklığıyla ertesi güne kadar ki yolculuğunuzda bizi bekliyor olacaktır. Sevgili Bilgi Çınarımız Sayın ÖMER TÖMEK Türk tarımına, emeğe ve teknolojiye TETA ve TETA Ailesine verdiğiniz emekleriniz için saygılarımı sunuyor ellerinizden öpüyorum. 23 Temmuz 2012 İşte size sevgili Babamızı anlattım. 9 yıl önce hayatıma dokunan benim ve çocuklarımın KAHRAMANINI. İnsanlar her zaman kahraman olamazlar ama çok basit bir sanatı unutmadan yaşayabilirler. İNSAN olmak. ÖMER TÖMEK benim INSAN KAHRAMANIM OMER TÖMEK benim BILGI CINARIM ÖMER TÖMEK benim BABAM ÖMER TÖMEK benim KOCA ÇINARIM Sana asla veda etmiyorum. Odandaki ışığın hiç sönmeyecek. Sesin hep kulaklarımda… öğrettiklerin hep aklımızda . Gülümsemen hep önümüzde ….. Bizi kucaklayan O kocaman toprak kokulu ellerin omuzlarımızda…. Bizi seyreden koruyan ÇINAR AĞACIMIZ hep bizimle olacak. Sol yanımızdaki o küçücük kalbimiz de hep seninle. Saygıyla, Özlemle 11 11 2021 Yesim AKINCI

Back To Top
Theme Mode